2024/Sayı 33
Öz: Cumhuriyet Türkiye`sinde bugünkü anlayışla ve resmi olarak yerbilimleri eğitimi,1933`te, üniversite reformu ile oluşturulan İstanbul Üniversitesi`nde ve sonraki yıllarda Ankara Üniversitesi`ne dönüştürülen Yüksek Ziraat Enstitüsünde (YZE) başlamıştır. Kuruluş gerekçesi 1921 İzmir İktisat Kongresine uzanan YZE, uzun alt yapı hazırlıklarından sonra Cumhuriyetin Onuncu yılında açılmış, bünyesindeki Arziyat ve Madeniyat isimli yerbilimi enstitüsü ise bir yıl sonra, tanınmış jeolog Salomon Calvi`nin gelişi ile aktif olmuştur. Bu enstitü daha sonra Ankara Fen Fakültesi bünyesine aktarılmıştır. 1941`de vefat eden ve kabri Ankara`da olan Calvi`nin, Ankara Jeoloji gibi, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü`nün (MTAE) kuruluşuna da öncülük ettiği görülür. Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi (DTCF), 1937`den itibaren ciddi yerbilimi eğitimi yapan Ankara`daki üçüncü kuruluştur. Jeolog çalıştıran kurumların çoğalmasına (DSİ, YSE,KGM, TKİ, TPAO) ilaveten, ODTÜ ve Hacettepe jeoloji bölümlerinin kuruluşu Başkent`i zaman içinde yerbilimlerinin merkez üssü haline getirmiştir. 1990`dan itibaren sayıları hızla artan jeoloji mühendisliği bölümlerinin bazıları son yıllarda öğrencisiz kalmıştır ve yerbilimlerine ilgiyi artırmanın yolları tartışılmaktadır. Burada son doksan yılık geçmiş kısaca özetlenmektedir.
Öz: Samimi bir dostlar toplantısında, ülkemizdeki yerbilimlerinin tarihçesi, Ankara Jeoloji, özellikle Yüksek Ziraat Enstitüsü (YZE) ve Salomon Calvi`den bahsederken, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Yavuz Okan "Türkiye Jeoloji Kurumu benim doğduğum evde kuruldu ve gelişti" dedi, yakın zamanda kendisinin çektiği ekteki iki fotoğrafı gösterdi, resim altlarında verilen açıklamaları yaptı (Resim 1, 2).Şimdi ikisi de kültür varlığı olarak tescilli bu evlerin konumu ve bulundukları yer şehir tarihi ve jeoloji açısından ilginç görünüyor.
Öz: Bu makale, Cumhuriyetimizin 100. Yılını idrak ettiğimiz 2023 yılında, bu ilk yüzyılda petrol jeolojisi konusunda kaydedilmiş mesafelerin kilometre taşlarıyla ifade edildiği bir yazı olarak tasarlanmıştır. Her konu ve her alan bağlamında başarılanların ele alındığı yazılarda, yola çıkılan tarihteki koşullar ve bunun öncesinde gelinmiş olan noktanın da belirtilmesi gerekmektedir. Çünkü başarılanların doğru olarak değerlendirilmesi, ancak bunların hangi koşullarda sağlandığının bilinmesi durumunda, mümkündür. Bu düşünceden yola çıkılarak petrol jeolojisi konusunda başarılanların ele alınacağı bu yazıda üç ana konudaki gelişmeler ve ulaşılanlara yer verilmiştir. Bunlar;
1. Petrol ve Doğal Gaz Arama Çalışmaları
2. Petrol Jeolojisi Eğitimi
3. Kurumlar`dır.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu çalışmada konu tüm ayrıntılarıyla ele alınmamıştır. Yukarıdaki üç başlık için de önce Cumhuriyet Öncesi dönem kısaca özetlenmiş, ardından da kilometre taşları mantığıyla gelişmeler ve başarılanlar kronolojik olarak sıralanmıştır. Bu nedenle de bu yazı bilim tarihine bir katkı olarak değerlendirilmemelidir. Amaç, bir dönemin değerlendirilmesi sürecinde o dönemdeki koşulların ve gelişmelerin de gözetilmesine katkıda bulunmaya çalışmak olmuştur. Jeolojinin diğer konularında yapılacak benzer çalışmalara bir örnek oluşturulması da bir diğer amaçtır.
Öz: Dünyadaki nadir varlıklar, tarihteki ilk olaylar veya ilk uygulamalar her zaman olağanüstü ilgi çekmiş, merak uyandırmıştır. Bunlar "doğal veya kültürel miraslardır", bilinmeyi ve korunmayı hak ederler. Doğal ve kültürel miraslar bulundukları yere değer katmakla birlikte, insanlığın ortak malıdır, ulusal ve uluslararası kuruluşlarca belgelenmeleri, tescil edilmeleri ve gelecek kuşaklara aktarılması için her türlü tedbirin alınması önerilmektedir. İnsan eliyle ortaya çıkan küresel iklim değişikliklerinin yoğunlaştığı son yirmi yıldır, miras alanlarının önemi iyice artmış, turizm yolu ile yerel kalkınmaya hizmet ettikleri için de "aranır" olmuşlardır. Böyle olağanüstü değerde kültürel jeoloji varlıklarından biri Ankara`dadır ve uzun zamandır yerbilimcilerin çabalarına karşın yerel yönetim ve kamuoyu farkındalığı sağlanamamıştır. Frigler tarafından kazılmış, Galatlar tarafından kullanılmış, Ankara Kızılcahamam`daki "Mahkemağcin Yeraltı Şehri - MyŞ", geniş çaplı piroteknolojinin dünyada uygulandığı ilk yerdir (Şekil 1, 2). Buna ilişkin bilimsel araştırma sonuçları Geoarchaeology`de yayınlanmıştır [1]. Bu yazının amacı ise bilimsel önemi uluslararası düzeyde doğrulanmış böyle önemli jeoloji ve kültür varlığına dikkat çekmek,yerel kalkınmada kullanılması ve daha iyi değerlendirilmesi için çağrı yapmaktır.
Dizinler
TEST